Fotoğrafım
Istanbul, Türkiye
Hassas yürekler taşıyoruz. Camdan, çatlayan, buğulanan, kırılan.. Candan dost aramamız da bu yüzden. Camdan anlayan..

16 Aralık 2008 Salı

Bir yol hikayesi - 2/ Zeugma'dan Birecik'e

Zeugma’dan Birecik’e

Nizip’e doğru yol alıyoruz. Birecik Baraj Gölü kıyısındaki Zeugma’ya vardığımızda herkesin yüzünden daha büyük, daha heybetli bir Roma kenti beklediği okunuyor.

Kazı alanı

Rehberimiz kazıların devam ettiğini, kentin büyük bölümünün hala yeraltında olduğunu söylüyor ve devam ediyor: “Zeugma, Kommagene Krallığı’nın dört büyük şehrinden biri. Fırat nehri yoluna devam ederken sadece iki noktada karşıya geçişe izin verir; biri Zeugma, diğeri Adıyaman ili sınırındaki Samsat’tır.“
Bu bilgi, diğer adı Belkıs olan kente neden “köprü”,”geçit” anlamına gelen Zeugma dendiğini de açıklıyor.

(zeugma’nın kısa öyküsü: Zeugma, M.Ö. 300 civarında Büyük İskender'in generallerinden Selevkos Nikador tarafından kurulmuş bir antik şehirdir. Bugün, Gaziantep ilinin Nizip ilçesi Belkıs köyü eteklerindedir. İlk olarak kurucusu adına Fıratlı Selevkos anlamına gelen "Selevkaya Euphrates" olarak anılan şehir Roma İmparatorluğu tarafından ele geçtikten sonra köprü anlamına gelen "Zeugma" ismiyle anılmaya başlandı. Antioch (Antakya) Çin arasında Fırat yoluyla oluşan geçitte liman olarak büyük bir ticari değer kazandı.
Yapılan kazı çalışmalarında A, B ve C olarak üç bölümde incelenen şehrin villaları ve çarşılarının bulunduğu A ve B bölümleri bugün Birecik Hidroelektrik Baraj gölü altında bulunmaktadır. Henüz kazı yapılmamış C bölümünde ileride bir açık hava müzesi oluşturulması planlanmaktadır. Antik şehir, Roma döneminden kalan mozaikleri ile dünyaca ünlüdür.Zeugma kazılarından çıkarılan mozaikler Gaziantep Müzesi'nde sergilenmektedir.)

Yola devam ediyoruz… Fırat hep yanımızda bize eşlik ediyor. Birecik’e vardığımızda Şanlıurfa Valiliği Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün koruma altına aldığı Birecik kelaynakları ile tanışma fırsatı elde ediyoruz. Belli bir yaşa geldiklerinde kelleştiklerinden bu adı alan kelaynaklar, tarıma zararlı böcekleri yemekten çok hoşlanıyorlar, bu yüzden de bu bölgede yaşayanların büyük sevgisini kazanmışlar. Son 107 tane kalan kelaynaklar, soylarının devamı için koruma altındalar….


kelaynaklar
Birecik kalesi
Birecikten bir kare

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Kelaynakları pek beğendim ...
Bizim Türk erkeklerininde belirli bi yaştan sonra saçları dökülüyor böle kel oluyorlar o zaman onlarda kelaynak olmaz mı ? :)
sabah sabah espiri yeteneğim tavan yaptı ... :)

Güzel bir günün olsun ..

Kadeh

Ece dedi ki...

Bir belgeselde seyretmiştim. Koruma altına alıp üretme çalışmaları yapıldığını öğrenmiştim. Doğada üredikleri hızla olmaz belki ama, gene de güzel..Yok olmaları yazık çünki. Bi de pandalar için yapılan üretim çabaları çok hoşuma gidiyor. Türlerin yok olması içimi sızlatıyor.

Sevgiler canım.

Adsız dedi ki...

ben gezemiyorum henüz.. planlama saffasındayım.. ama bir gün mutlaka daa gencim ya :P olur dimi ? inşallah..
çok keyifli okumak senden..

sevgiyle.. bidaa kolay gelsin..

uctemmuz dedi ki...

Ya insan aşık oluyor değil mi simurgum? Biz de aynen bu hislerle Efes'e bağlıyız. Oraya gittim mi eve gitmiş gibi oluyorum.
İyi ki anlatıyorsun...
Bir de...
seni ösledimmm...:)

burdasaklaniyorum dedi ki...

işi gücü bırakıp gezesim geldi.
ama masa başında salak salak oturmak zorundayım. 8(
detay detay yaz bari.
gitmiş gibi olayım.

Adsız dedi ki...

ben hala kıskanma modumdayım..
=)

zaten ambülansı parkedecek yer de bulamadım..

atalet

Adsız dedi ki...

simurg en alttaki resme bittim..
o ağacın altında mola verdin mii??
dilerim vermişsindir

atalet..

geçkalmadımki dedi ki...

ne güzel, sayende gitmiş gibi oldum.. sağol..
Sevgiler...

 
bu blog "atalet"le yapıldı