Fotoğrafım
Istanbul, Türkiye
Hassas yürekler taşıyoruz. Camdan, çatlayan, buğulanan, kırılan.. Candan dost aramamız da bu yüzden. Camdan anlayan..

3 Aralık 2008 Çarşamba

Dilediğiniz sorudan başlayabilirsiniz


Oğuz Atay Tutunamayanlar'ın bir yerinde, bizim gereğinden çok cevabımız olduğundan, buna mukabil yeterince sorumuz olmamasından yakınır.
Atay'ın biz derken kimi kastettiğini hatırlamıyorum.
Ancak muhtemelen Atay'ın yakındığı biz, Türkiye'de yaşayanlar ile sınırlıdır.
Bana kalırsa modern insanın, her nerede yaşarsa yaşasın, gereğinden çok cevabı var ve fakat yeterince sorusu yok.
Çünkü modernlik, bir tek aklın imal ettiği sayısız cevabın, her şarta uygun cevapların, hiç soru sormadan, daha doğrusu hiç orijinal soru sormadan, mütemadiyen bin elin marifetiyle tatbik edilmesi halidir.

Soru sormak ile cevap vermek, birbirinin simetriği değildir. Sorular açık bir kümenin uyruklarıdır. Ve her soru, sorulduğu anda, cevaplar kümesini sınırlar. Bir sorunun sınırsız sayıda cevap seçeneği olabilir, ama cevaplar, eninde sonunda kapalı bir kümedir.
Cevap vermek de belki zekayı, düşünmeyi ve başka birçok şeyi gerektirir.
Ama asıl taklit edilemez olan sorudur.
Bir kaya parçası ya da elmas her hangi bir soruya cevap veremez.
Buna karşılık bir kedi, acıktığında, tabiî olarak sorulan soruya, içgüdülerinin sorduğu soruya cevap verip, kendisini doyurmayı başarabilir. Kediyi elmastan ayıran, demek ki, -muhtemelen başka birçok şeyle birlikte- cevap vermeyi bilmesidir. Ama kedi soru soramaz.

Descartes'in insan ile diğer canlılar arasına çizdiği sınırın öte yanında olmayan şey sorudur, cevap değil. Soru, sorulmadan önce yoktur, icad edilmesi gerekir. Cevapsa oradadır, bulunmayı, keşfedilmeyi bekler. Soru aramakla bulunmaz, sorunun bulunmasını garanti edemeyiz. Soru bulunmadıkça bulunmamış olduğu bile bilinemez. Cevapsa aramakla bulunabilir. Cevabı bulmanın garantili yolları da bulunabilir. Cevap bulunmamışsa, henüz bulunmamıştır ve henüz bulunmamış olduğu da bilinir.

Soruları alayım:)

11 yorum:

alpernatif dedi ki...

what is matrix ?

sabah sabah Oğuz Atayla da başlarsa konu
tırsacaksın ki cevap verememekten
hele ki cevap değil soru isteniyorsa
kaçacaksın oralardan :)

Adsız dedi ki...

cevapsız sorularım var benim ama...
ne olacak şimdi hadi bakalım:D

Adsız dedi ki...

Pazar günü Fatih Altaylının programında Celal Şengör ve Murat Bardakçı'yı izledim. Daha önce de Yalçın Küçük'ü. İsimlerin çok önemi yok slında kendini bilime,ilime adamış insanların kitaplar içindeki yaşadığı dünyaya bir kez daha hayran kaldım. Soru sormak peşinen iyi bir eğitimi getiriyor.
İyi bir soru duymak bundan sonra daha da zor sanırım.
Çocukların dünyası OKS, ÖSS, KPSS arasında geçiyor. Çok soru çözüyorlar, evet. Bir dolu da cevap biliyorlar. Ama bu sistem onlara kendi sorularını sorma fırsatı vermiyor.
Buna eğitim denebilir mi?

Adsız dedi ki...

ben soruyorum.

kuzu neden her sabah huysuz bana mı çekti ne ?

neden lezzetli olan herşey kilo aldırıyor?

neden benim gibi mükemmel ötesi karışmayan vıdı vıdı yapmayan :P bir hatun kişi bir sevgili edinemez?

yazıyı daa okumadım hehehehe

kumhavuzu dedi ki...

neden bu ülkede hiçbişeyin kıymeti yok?
yoksa varda benmi görmüyorum?
bu ara kafama takılan sorular bunlar simurgçum.

uctemmuz dedi ki...

Cevap e şıkkı kum.

kayipsimurg dedi ki...

ALPER:
Konu matrix olunca çok konuşurum bak :)
Fena bi yazı yazmışız desene.. Aklımda olsun sabahları Oğuz Atay'dan kaçınılacak:)

DELİKIZ:
Sorular varsa işlem tamam:) Cevapları er geç bulacaksın demektir:)

ÜÇTEMMUZ:
Valla seninki en güzel soruydu. Buna eğitim denebilir mi? Ben daha çok manüplasyon diyorum bu sisteme. Bişeylere manüple ediliyor bebeler... Hakkımızda hayırlısı

WHO:
Bi kere soru baştan yanlış somut gerçekliği unutmuşsun. Erkekler mükemmel kadın değil mükemmel köle ister:)

KUMHAVUZU:
Sana bi hoşgeldin diyemedim. Şimdi fırsat oldu anca.. Önce KOCAMAN bi HOŞGELDİN:)
Ne iyi ettin, heoş geldin hoşluklar getirdin:)
Sonra da benim havuzumdan bir yanıt buldum çıkardım sana beğenirsen:
Bü ülkede yükselen değerler var. Zaten onlara endeksliyiz hepimiz.

ÜÇTEMMUZ:
Ama ben yanıtları değil soruları istemiştim sebsden. Bi sorum vardı üstelik yeni icat ettim. Erdek Nire Simurg Nire :)


KOCAMAN Sevgiler Hepinize

ATALET dedi ki...

sabah geldim..
sorumu bırakıp gitmek istedim kısaca..
öpecek misin diye..

ama blogspot izin vermdei.. daha doorusu sörvır error.. verdi..

sonra ben koşturdum..
şimdi..
artık sormuyorum..

aslında atayın cevapları sanırım..
mazeretimiz olması anlamında ..

cevaplarımız mazerettir zira bizim..
sorular ise.. gereksizdir..
bulandırmaya gerek yoktur ortalığı..
sana mı kalmıştır ki.. zaten.. sormak..

bi de.. çok sevilen fıkra vardır hani..
neden diye sormuşlar sistem çökmüş..

sabah bişey okudum..
insanın düşünmeye başlaması ile..
sanat eserleri oluşturması aynı döneme gelmiş..
uzun ve güzel bişeydi..
bi ara bunu koymayı düşünmüştüm köşeye..

bi de son paragrafı okuyunca..
soru olmak istemedim birden..
orda değilim.. ve yokluğumu farkedip aramaya çıkan da yok..
çok korkutucu...

kayipsimurg dedi ki...

ATALET:
Olmayı istemesen de sen o kocaman soru işaretlerini hep çantanda cebinde taşıyorsun neyse ki. :)Magnet gibi gerektiğinde bi tane yapıştırıveriyorsun neyse ki:)
Senin gibi soruları olanlar var neyse ki :)
Hem biz farkederdik ki yokluğunu sen soru olsan bile bulurduk ki biz seni:) taaki sen bulunmak istemeyinceye kadar...

Adsız dedi ki...

oğuz atay-tutunamayanlar deyince akan sular durur benim için..
turgut'a fena halde aşığım çünkü.. :)

ancak sorunumuz bu değil elbette..
yani daha doğrusu bu sizin sorununuz değil,
benim sorunum..
neyse, cıvımıyım daha ilk yorumdan :)

tamam cevap orada bir yerlerde..
ama bir de doğru soruyu sorma sorunsalı var ortada simurg..
önemli olan da bu zaten,
soru sormak değil,
doğru soruyu sorabilmek..

kayipsimurg dedi ki...

OYA:
Ama ama ama ben oralarda bi yerlerde demiştim ki zaten onu. Dememiş miyim ..
Hoş geldin sen. Boşverdim soruları kocaman gülümseyip bakıyom sana :)

 
bu blog "atalet"le yapıldı