Fotoğrafım
Istanbul, Türkiye
Hassas yürekler taşıyoruz. Camdan, çatlayan, buğulanan, kırılan.. Candan dost aramamız da bu yüzden. Camdan anlayan..

27 Ağustos 2008 Çarşamba

tatile gittim

Yolculuk İstanbul Atatürk Havalimanında başladı. Gece yarısı Antalya'ya indiğimizde gökte pırıl pırıl bir ay bizi bekliyordu. Hemen kalacağımız otele gittik.

Yol yorgunluğu, bir yılın yükü ve şarap birleşince objektif biraz titrese de, yine de ay ışığı ve deniz muhteşemdi.

Bir iki gün Antalya. Sonra yeniden yollara düştük. Bir geceyi açıkta, bir koyda, deniz kenarında geçirmeye karar verdik. Adrasan yakınlarında bir koyda geceledik. Böcek sesleri, ateşin çıtırtısı ve denizin mırıltısı altında bir gece geçti.

Sonunda Çeşme'ye ulaştık. Çeşme, gören gözler için muhteşem bir kaynak. Tarihi çok derin olmasa da insanı çoook derin:)

Elini uzatsan sattıklarına ulaşabilirsin. Ama öyle bir kendinden emin ki amcam; "KAPALIYIZ"yazmış ve bırakmış kamyoneti. Kapalıyız yazınca kimse almaz diye düşündü sanırım.:)

Çeşme'nin paparazzili koylarından sonra en büyük eğlencesi: Zenne. Bazı sakıncalar!!! nedeniyle "yakın dans" sahnelerini buraya koyamasam da, emin olun keyifliydi:)


Haa bir de bunlar var. Gariban üç-beş eşek bir adada bırakılmış. Değişiklik olsun diye mi yoksa artık sahibinin yükünü taşıyamayan ama sahibinin şarküteri ürünü olmasına kıyamadığı emektarını gözünden ırak olsun diye mi bıraktığı bilinmez bir adaya bırakmasıyla başlamış "eşek adası " olayı. Yerli turistlerimiz eşeklerle fotoğraf çektiriyorlar durmaksızın. İstanbul'da görse bu eşeği ne yapar merak etmedim değil...
Bir de iki yeni yetmenin konuşması bütün gün gülümsememe yol açtı:
Gençlerden biri arkadaşının fotoğrafını çekerken:
- "oğlum elini kaldırsana" dedi.
Diğeri - "Neden" deyince,
fotoğrafı çeken:- "millete bu fotoğrafı gösterirken Serkan şu eli havada olan diycem" dedi.
Arkadaşı da: - "Gerek yok oğlum, kırmızı şortlu olan dersin yorma beni "dedi. :)

Ve Çeşme'nin kalesi.


Evet, her yerde bir kale var. Ama pek azı bu kadar güzel bir manzaraya sahip:)


Ve Çeşme yarımadasında bütün yollar Alaçatı'ya çıkar. Gündüz sokaklarında gezinmek, sıcak teninizi ısırırken "köşe kahve"nin ağaçları altında, gölgede serin serin bir "sakızlı türk kahvesi" içmek yorgunluğu da, sıcağı da unutturuyor insana...

Alaçatı'nın gecesi de bir başka güzel..


Rengarenk...


Çeşme Merkezin renkleri daha farklı sanki...


Yarımadanın neredeyse tüm koylarını dolaştık. En sevdiğim koy burası. Aya Yorgi Koyu. Hani bütün ünlü, yarı ünlü ve ünlü olma peşindeki hanım! kızlarımızın frikik vermek için uğraştığı ve çeşmenin ünlü "granada beach"i bu koyun (bu bakış açısıyla) sağında kalıyor. Sol tarafı ise bizim gibi gariban vatandaşın frikik derdi olmadan, ofsayta düşmeden gidip, güneş ve denizle hasbıhal ettiği yerler.


Ben bir tatilde yelkenli fotoğrafı çekmeden dönmem ki:) Amatör denizci belgem var. Gelecek yıl bir yelkenlide iş bulup çalışmayı, sonra da kaptanlık sınavına girmeyi düşünüyorum. :)
Bu yıl sezonu kapattık, bakalım gelecek yıl istikamet neresi olacak..

15 yorum:

Adsız dedi ki...

Ayy bende hani nerde fotoğraflar diye kızmaya gelmiştim ama yırttın :)
Çok güzel hepside acık kıskansamda hayranlıkla baktım özlemiştim seni.. :) Buralarda olman beni mutlu ediyor.. :)
Gerçi tatil boyunca bi kere bile aklına gelmedim .. :(İnsan bi arar sorar öldümü kaldımı merak eder ama nerdeeeee hatta arayıp sormakla kalmaz beni bi ziyaret eder dee oda yokkk :)

Neyse nerede olursan olll sana bi şekilde ulaşmak çok çokk güzell.. :)

kayipsimurg dedi ki...

İyi de şu graham bell denilen adam telefon denilen aleti sadece benim aramam için mi icat etti? Senin telefonun aramalara kapalı mı ? Arayıp hayırsızlığımı yüzüme vursaydın ya madem :)
Ben sana demedim mi sen datçadaysan biz gelmeyiz diye. Sen benim gittiğim yerlere niye geldin bakem. Hadi geldin, haber ver, bizde gelip ziyaret etmezsek ondan sonra kay fırçanı:)
Teşekkür ederim. Güzel bakan gözlerin, güzel sözlerin için :)

Adsız dedi ki...

önce bi üstteki yorum altına laf yetiştiriim..

sen bi kere datçadaysan gelmeyiz lafını bana söölemiştin..
=)
budur benim gülümsemem..
var mı yukarda bööle bi gülücük.. yok..

ben cep telefonunu telesekreter niyetine kullanıyorum..
ya da mesaj aleti yerie bazen..
=P
bu ilk yorumcu sanki kadehimmiş gibi geldi bana =)..
ama ona da datça ve telefon cevapları verdiysen.. o zaman buraya kadar yazdıklarımı sallaaaa..

şimdi yazıya yorum..
=)
o mavi kapılı alaçatı evi var ya..
bi de iki sonraki foto..
aynı saatlerde.. aynı açıdan bende de var =)

kaleden resim süper.. tüm panoramalar da..
gerçi yelkenli biraz.. uzaktan olmuş.. insan zum yapar =P..
zennemiz pek yakışıklıymış..
ben gayet iyi buluyorum bu adeti..
eh yıllarca.. xxleri oynattılar.. zamanı gelmişti acık da.. xyler kıvırtsın =P..
kamyoncu amca..
vaayyy dedirtti.. demek hala saf kalmış yerler var =) ne güzel..

itina ile mumla ilgili.. yorum yapmayacağım..
ben elbet siyah beyaz resim filan çekmeden döndüm =)
zaten kararsız maymunluğum meşhurdur..

sakızlı kave getirdim gelirken..
belki beraber de içeriz istanbul il sınırı dahilinde.. kim bilir..=P

ha bi de..
öperim kocamanından simurgum..
iyi ki kaybolmadan döndün =)...

ataletinnnn

Adsız dedi ki...

Ben hatırladığım kadarıyla datçaya filan gitmedim hep burdaydım hatta hep çalışıyordum sen bana datçaya giden biriyle karıştırıyor olma sakınn... :(

Kadeh

Adsız dedi ki...

ayy yokk benim gidip kendimi bi yerden atmam lazım hayır sen tanımayazsan beni ben ne edeyim bu başıııı :)
Aşk olsunnnn sen beni datçaya giden ataletle karıştırdınnn...

Adsız dedi ki...

Ölmek istiyorummm ;)

KADEH

Adsız dedi ki...

eksik bırakmıştım da ..
bi de ben gençleri seviyorum demiş miydimmm =)

atalet..

Adsız dedi ki...

Biri bana dese ki simurg senle ataleti karıştırcak hadi be ordan derim hayatta karıştırcak son kişi derim.. :)

kayipsimurg dedi ki...

Yaa susam kadar aklım vardı onu da karıştırdınız... birgün önce bana "atalet" nerede fotoğraflar diye sordu. Ben de yarın dedim. Şimdi fotoğraflar nerde diye fırça atmaya geldim deyince atalet sandım...
KADEH... sen ne diye isimsiz mesaj bırakıyosun ki. Bilmiyor musun ben yaşlı,şaşkın ve yorgun bi hatunum gözlerim de az görüyo zaten.. Blog tarihine geçecek bir hata yapmasam eksik kalırdı bu blog :) Üstelik de dediklerimin bir kısmını yineliyorum. ilk paragraf aynıyla geçerli...

Adsız dedi ki...

Ayy tabi tabii yaşlı ve yorgun oldun şimdi..
Tabiki grambelh amcamız sadece sen kullan diye bulmadı telefonu lakin ne bilim ben senin hangi saatte müsait olup olmadığını sonuçta tatildesin belkide rahatsız edilmek istemiyorsundur belki müsait değilsindir belki uygun değilsindir bu gibi nedenlerle aramak istemedim sen arayabilirdin naber nasılsınn ufaklık filan diyebilirdin hem sen beni ne çabuk unuttun da karıştırıyorsunnn çok darıldım çokkk

kayipsimurg dedi ki...

ufff unutmakla ne alakası var..Hem ben seni ne zaman aradım Antalyadayım diye? Cuma günüydü. kafamı karıştırdınız. oynamıyom ben.

Adsız dedi ki...

hahaha bu arada ben nasıl da tanımışım kadehimi.. he ??
bi bilişte bildim..
işte..
ben yaşlanmayan..
gözleri.. mor çerçeveli gözlükleri sayesinde pırıl pırıl..
ve ayrıca tatilden gelmiş ve dinlenmiş..
dünyaya da biloa da kazık kakacak bi ataletim lennnnn
=)
der..
simurgumu da..
kuşum kadehimi de öper giderimmmm
hala işteyim ha..
saate bak.. şimdi çıkıyorum ancak..
atalettttttttttttttttttt

Adsız dedi ki...

eee.. hani yeni yazı.
tatil rehaveti mi var hala?

Adsız dedi ki...

ştttt bakk benn ufaklıkkkk sonra karışıklık olmasın baştan sölimmm..:)
Neyi beklen yeni yazı için..
Bütün şirketin işini sana mı yaptırıyorlar nedir..
Bu fotolar yetmezz daha dahaaa gerekk..
İzlenimler gözlenimlerrr...
Ne kaldıysaaa...
Öperimmmmmm

carpediem dedi ki...

resimleri beğendim ,
denizde dolunay zamanı
pek bi güzel oluyor.
ben sabah güneşin doğuşunu izlemeyi de seviyorum,tabii erken kalkmak gerekiyor ama,
sabahları yürüyüş için kalktığımdan
tatilde çok seyrettim güneşin doğuşunu...
zenneler!!!!!!
talat bulutun bir filmi vardı köçek diye,ailenin erkekleri düğünlere gidip,eğlendiriyordu insanları...
dramdı orada zenne olayı...
burada ise eğlence...

 
bu blog "atalet"le yapıldı